Cuma, Ağustos 07, 2015

Benim Dünyam

Hayatımın en soğuk yazıydı sanırım. Böylesine ürperdiğim,böylesine kabuğuma çekildiğim bir yaz yaşamamıştım. Kazaklarımın kolları sünmüş,her taraf sümüklü peçete diyarına dönüşmüştü. Göz yaşlarım akmaz olmuştu,donar kalırdı içimde hep bir yerlerde. Her seferinde biraz daha fazla donar,biraz daha taşlaşırdı. Bir de gün sonları vardı ki...
İzmirde sanırım bir ya da iki defa kar görmüş biriyim. Arabaların üstündeki bir karış karı tutmuş sayarsak bir sefer de kar topu atmıştım bu şehrin sırlı sokaklarında. Bu arada yaşım 20. Anlaşıldığı gibi ben tipi falan nedir bilmem."Lapa lapa" kavramı ben de bir tek ana haberleri canlandırır o kadar."İstanbulda yağan lapa lapa kar ulaşımı yine felç etti."

O geceler vardı ya hani biraz önce bahsettiğim,işte karlar lapa lapa yağdı rüyalarıma her gözümü kapadığımda. Her gözümü kapadığımda fırtınalar kopardı,yollarım kapanır ve bir ben kalırdım rüyalarımın derinliğinde.Oysaki ne kadar narindi kar tanelerin,öyle görmüştüm bir ya da iki defa. Şimdilerde ise koskoca bir beyazlık var sadece. Buz gibi bir beyazlık... "Kalbim üşüyor" derdim hep. Yapma. Yapma nolur!Yağmurlarımı ver bana. Vapurlarıma çarpan iyot kokusunu,bulutlarımın ardından sabahlarıma gülümseyen güneşimi...  Geri ver bana nolur!
O zaman anlayamadım tabi her zaman olduğu gibi. Nice olay gibi o da yuttu tüm benliğimi,yine göremedim gelecekleri. Meğer... Meğer son yazımmış güneşlerimin doğduğu ve meğer özleyecekmişim parmaklarımın mosmor olduğu,donduğu o zamanları. Sanmayın ki bahar geldi çiçekler açacak,sanmayın ki denizler ısınıp kumlar göz kırpacak ayaklara. Geçti azizim o dönem geçti! Yapraklar bitti,kara kaplı defter açılmamak üzere kapandı artık. Geride kalan o rüyalar bile yok inan buna artık! Her gece gözlerini kapayıp kapayıp bekleme en güzel çiçekleri ya da sonsuz çimenleri. Olmayacak dualara amin deme,en güzel kadehleri ona adamasın şu şuursuz dudakların.
Dur artık,
Bırak artık,
Unut artık,
Lütfen.
______________________________________________________________________________

Aslında her şeyin sorumlusu bu şehrin sokakları. Pencere pervazlarında saklanan kahkahaların suçu,kaldırımdaki su birikintisinin,şu köşedeki pastanenin suçu. Edith Piaf'ın "rrr"larına saklamış, taze kurabiye kokusunu... Ve daha nicelerini...Yürüdüm ben de tüm sokaklarında bu şehrin. Durmadım,üşenmedim. Her bir kaldırım taşına sakladım zamanlarımı,bakkallarına güneş bıraktım,gökyüzü satın aldım. Şu köşedeki dilenciye hep kar taneleri saklardım,gülümsemeler alırdım.
Martıları bana selam vermeden süzülmezlerdi her sabah mesela sonsuzluğa.
Şimdilerde ise hiç bilmediğim bir yerdeyim.Denizimin kokusu yok buralarda,bulamıyorum yolumu.
Bir çıkmaz sokağın tam ortasında kaldım şimdi. Meğer bir balçık havuzundaymışım yürüdükçe batan,nihayet dedikçe biraz daha boğan..

Vakit şimdi günün en güzel vaktidir.
Güneş batar bu çıkmaz sokağın ardından.
Yeni bir hayat başlar duvarın ardında,
Biz yine bekler
Ve
Yine umut ederiz geleceği,
Yıldızlar bize göz kırpar,
Uykular bize yine haram olur.

Aya sarılır zamanla anılar,
Saklanır karanlığının ardına.
Kanatlanır sanırız acılar,
Diner diye dua ederiz fırtınalar,

Zaman akar nehirlerde,
Denizlerine kavuşur.
Güneşler doğmaz artık gecelere.
Tüm ümitler artık birer yıldız olur,
Hiçbir zaman,
Bir daha,dönmemek üzere...

Bu sokak,
Bu duvar,
Bu ay,
Ve bu yıldızlar...

Benim dünyama hoşgeldiniz.
_________________________________________________________________________________

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder